Pepino kavunu nedir faydaları nelerdir

Pepino kavunu ismini son zamanlarda sıkça duymaya başladık.Peki pepino nedir biraz tanıyalım. Ana vatanı Güney Amerika ülkelerinden Peru olarak  bilinen pepino; kavun aromalı, meyve eti sulu ve ince kabuklu olup meyveleri partenokarpik oluştuğundan meyve içerisinde tohum bulunmamakta ve meyvesi tümüyle yenilebiliyor.
Dünyada üretimi yapılan başlıca pepino çeşitleri Schmidt, Kawi, Suma, Asca, Lincoln, Gold, Golden Litestipe, Miski, ve Comeraya’dır.Türkiyede üretimi yapılan pepino ise Miski çeşitidir.Doğal ortamda çok yıllık üretim şansına sahip olduğu halde, ekonomik anlamda tek yıllık üretim tercih edilmektedir.Meyve ağırlığı 40-50 gramdan 1300 grama kadar çıkabilmektedir. Genellikle 150-600 gram arasındadır.
Türkiye’de üretimine yeni başlanan pepino kavunu, son zamanlarda eczaneler gibi ilgi gören aktarların da yeni gözdesi oldu. pepinonun  tadının kavun, ananas ve muza benziyor.Yeterince olgunlaşmamış olan pepino kavunlarına özellikle diyabet hastalarına iyi gelmektedir.
Yapılan araştırmalara göre görünümü kavuna benzeyen meyve, içerdiği yüksek potasyum oranı nedeniyle kan şekerini düşürüyor. Ayrıca A, B ve C vitaminleri içeriyor, bu özelliğinin kanser ve kalp krizine karşı koruma sağladığı belirtiliyor. Kolesterolü düşürdüğü, hücre yenileyici özelliği olduğu, içerdiği C vitamini sayesinde vücut direncini artırdığı bilinen diğer yararları. Cinsel isteği uyardığı, uyku düzenini dengede tuttuğu, menopoz döneminde yaşanan gerginliklerin giderilmesinde etkili olduğu kaydediliyor. Bu pepino kavunu bir sağlık iksiri. Pepino kavununun kilosu 10 liradan satılıyor.
ab5a92ead6d1a63941ab3ff73371ced06d95dc39 (161×34)

mide gazına bitkisel çözüm, Mide Gazı Nasıl Geçer?

Mide gazı‘nın oluşma nedenleri çeşitlilik gösterebilir. Fakat mide gazının oluşumuna en çok neden olan birinci sebep dışardan alınan havalardır. Buna neden olan sebepler ise, çabuk ve çiğnemeden yemek yemek, yemek yerken konuşmak, stresli anlarda iç çekmek gibi hava alınmasıdır. Böylelikle midemize gaz doldurmuş oluruz. İkinci sebep ise gastrit gibi mide rahatsızlıklarında oluşan fazla asidin, su, tuz ve gaz reaksiyonuna girip midede gaz oluşturmasıdır.
Ayrıca mide asidini uyaran ve gaz oluşumuna neden olan bazı yiyecekler vardır. Özellikle ekşi, baharatlı, acı yiyecekler ve bir takım tatlandırıcılı yapay maddelerden yapılmış soslar midemizde ekstra gaz oluşumuna neden olabilirler.
Mide Gazı Nasıl Geçer?
Mide gazından kurtulmak için öncelikle mide gazının neden olduğunu tespit etmemiz gerekiyor. Yemek yerken hava mı yutuyoruz, hızlı mı yemek yiyoruz ya da midemize dokunacak değişik gıdalar mı alıyoruz, beslenme düzenimiz mi bozuk, uzun süre aç kalıp bir kerede çok yemek mi yiyoruz? Öncelikle bunlara dikkat etmemiz gerekiyor.
Mide Gazı için kullanılan ilaçlar gastrit ve ülser gibi mide rahatsılıkları için kullanılan ilaçlar, bir takım gazın dışarıya tahliyesini sağlayıcı ilaçlardır.
İlaç tedavisi dışında kullanılan karbonat, soda ve bir takım bitkisel çaylar mide asidine baskı yaparak mide gazının oluşumunu engelleme amaçlı kullanılabiliyor.
ab5a92ead6d1a63941ab3ff73371ced06d95dc39 (161×34)

tüy azaltıcı yöntemler tügleri yok etme iksiri

İstenmeyen tüyler keyfinizi kaçırmasın! Her epilasyon sonrası kolayca uygulayabileceğiniz doğal tüy azaltıcı yöntemle her zaman hazır olmanın tadını çıkarın!
Tüy Azaltıcı Yöntem
Malzemeler
- 5 yemek kaşığı limon suyu
- 2 tatlı kaşığı tuz
Hazırlanışı ve Uygulaması
- Tüylerinizi ağda, epilatör ya da cımbızla kökünden alın.
- Limon suyu ve tuzu cam bir kâsede karıştırın.
- Epilasyon yaptığınız bölgeye karışımı sürün.
- Tüy köklerine ulaşmasını sağlamak için masaj yaparak yedirin.
- 1 saat bekleyip ılık suyla durulayın.
Önemli Bilgiler
- Limon tuz karışımını epilasyon yaptıktan sonraki 3 gün boyunca sürmelisiniz.
- Tüy azaltma yönteminden sonuç almak için; tüylerinizi kökünden alan yöntemleri tercih etmelisiniz.
- Düzenli kullanım sonucunda tüyleriniz daha geç ve ince çıkacaktır.
ab5a92ead6d1a63941ab3ff73371ced06d95dc39 (161×34)

Gizli şeker nedir Gizli Şeker Nasıl Anlaşılır

Şeker hastalığı başta kalp, beyin, böbrek ve göz olmak üzere doku ve organların çoğunda tahribat yapar. Yaptığı tahribatın değişmez iki özelliği vardır: Bir, yavaş ama içten içe olması, iki kararlı, kalıcı ve ilerleyici bir süreç göstermesi. Metabolik regülasyon sağlanıp kan şekeri kontrol altına alınmazsa diyabet hükmünü sürer, tahribatını az ya da çok ama mutlaka yapar.
GİZLİ şekeri olanlarda sık görülen bazı sorunlar var: Göbek-karın bölgesinden şişmanlama, iyi kolesterol HDL’de azalma, trigliserid düzeyinde yükselme, ürik asidin fazlalaşması ve hipertansiyon eğilimi bunların en önemlileri. Eğer gizli şekere bu sorunlar da eşlik ediyorsa, koroner kalp hastalığı ve kalp krizine yakalanma ihtimali neredeyse açık diyabet oranına yaklaşabilir (Gizli şekerde normalde 1,5-2 kat olan bu risk, bu durumlarda diyabetlilerde olduğu gibi dört kat kadar artabiliyor). Bilhassa refah toplumunun en önemli sağlık sorunları arasında sayılan “ölümcül dörtlü” veya “mahşerin dört atlısı” bir arada bulunduğunda (göbek-karın bölgesinden şişmanlama, kan şekerinde yükselme, kan yağ dengesinde bozulma ve yüksek tansiyon) kalp krizi ve felç riski daha da artar. Son yıllarda bu tahribatın “prediyabet” veya “gizli şeker” döneminde de ortaya çıkabileceği anlaşıldı ki, bu önemli bir gelişmedir. Eskiden “latan diyabet” olarak da adlandırılan “gizli şeker” evresine son yıllarda daha çok önem verilmesinin nedeni de budur.
Gizli şekerin açık şekere dönüşme süresi kişiden kişiye değişirse de bu dönem ortalama on yıl kadar sürüyor. Karın-göbek bölgesinden kilo alma, karbonhidratlardan (şeker, un, nişasta) zengin beslenme ve hareketsizlik gibi önemli hatalar yapılınca süre daha da kısalıyor, bir-iki yıla inebiliyor. Daha da kötüsü, şeker hastalığı ortaya çıkmadan siz çok erken yaşlarda kalp damar hastalığına yakalanabiliyorsunuz. Özellikle göbekli, düşük HDL kolesterollü ve/veya hipertansiyonlu biriyseniz süreç bu yönde işliyor. Bu nedenle de süreci daha bu aşamadayken ciddiye almak ve önemli bir sağlık sorunu kabul edip çözmek şart
Diyabet önleme
Ne iyi ki son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda elde edilen bazı bulgular size iyi haberler vermemizi sağladı: Gizli şeker hastalığının açık şeker hastalığı haline gelmesini önlemek mümkün olabiliyor. Özellikle “Joslin Klinik” ve Harvard Üniversitesi’nin diğer hastanelerinde yapılan araştırmalarda iyi planlanmış bir “diyabet önleme programı” sayesinde gizli şeker hastalığının açık şekere dönüşmesinin ciddi oranda engellenebileceği anlaşıldı. Bunu başarmak için yapılması gerekenler son derece uygulanabilir önlemler: Fazla kiloları vermek, sağlıklı bir beslenme planına uymak, düzenli aktivite alışkanlığı edinmek yeterli. Böyle bir planı deneyimli bir uzman grubuyla birlikte uyguladığınızda şeker hastalığına yakalanma olasılığını sonsuza kadar ertelemeniz mümkün.
Gizli şeker tanısı nasıl konuyor sorusunun yanıtına gelince… Bunun için açlık ve tokluk kan şekerlerinize baktırmanız yetiyor. Eğer açlık kan şekeriniz 100-125 aralığında, tokluk kan şekeriniz 140-199 aralığında ise gizli şekerinizin olduğunu düşünebilirsiniz. Eğer kan şekeriniz açlıkta 120 altı, toklukta 199 ve üstü ise sizde açık şeker, yani orta yaş diyabeti (tip2 diyabet) var, yani yetişkin yaş şeker hastalığı başlamış demektir. Tanıyı daha da kesinleştirmek için işin uzmanı bir merkezde etraflıca değerlendirilmeniz, belki de bir şeker yükleme testi yaptırmanız gerekiyor.
Kimler risk altında
Gizli şeker ihtimali sizde de var mı? Açlık ve tokluk şekeri değerlendirmelerini –ve mümkünse insülin ölçümlerini- kimlerin yaptırması lazım? Ailesinde ve çok yakın akrabalarında şeker hastalığı bulunanlar, kilo fazlalığı veya şişmanlık sorunu yaşayanlar, özellikle bel çevresi genişliği ile birlikte (erkeklerde 102, kadınlarda 88 cm.yi geçenler) kilo alanlar, bel çevresi oranının kalça çevresine oranı 0,8’i geçenler ya da beden kitle indeksi 26’nın üzerinde olanlar, gebelik şekeri sorunu yaşayanlar ve mümkünse iyi kolesterolü az, trigliseridi yüksek bulunanlar, hipertansiyonlular ile gut hastalarının bu testleri yaptırmalarında fayda var.
Birçoğumuz farkına varmadan gizli diyabetle yaşıyoruz. Yine birçoğumuz sorunu fark etsek bile önemini bilmiyoruz. Oysa özellikle damar sağlığını korumanın yolu her şeyden önce “şeker-insülin-kolesterol-trigliserid-kan basıncı” dengesini korumaktan geçiyor. Bu nedenle yıllık sağlık taramalarında mutlaka “tokluk şekeri” analizi de yaptırmalısınız. Gizli şekeri erken fark etmenin en kolay yolu bu.
KESİP SAKLAYIN
Bu testler önemli
Gizli şeker döneminde sık görülen bir sorun, hatta ilk görülen sorun insülin direncidir. Özellikle kilolu-obez kişilerde insülin direnci sorunu çözülmezse tip2 diyabet olasılığı artıyor, süreç kısalıyor. İnsülin direnci – ya da diğer adıyla metabolik sendrom- için yapılan başka bazı testler de var. Kanda trigliserid düzeyinin yüksek çıkması (150-200 mg üzerindeki değerler), iyi kolesterol HDL seviyesinin azalmış bulunması (erkekler için 45, kadınlar için 50 mg ve altındaki değerler) veya trigliserid/HDL oranının 4/1den yüksek bulunması, ALT, AS, GGT olarak bilinen karaciğer fonksiyon testlerinin normal sınırların üzerine taş-ması, serum ürik asit sevi-yesinin 6,5-7 mg/dl.yi geçmesi insülin direncinin işaret fişekleridir. Kesin teşhis için açlık ve tokluk kan şekeri ile açlık ve tokluk insülin seviyelerine baktırmak gerekiyor. Açlık insülin seviyesinin 10 ünite tokluk insülin seviyesinin 30-40 üniteyi geçtiği durumlarda durum ciddi boyut lara ulaşmış insülin direnci başlamış demektir.
ÖNEMLİ
Sağlıklı ve uzun bir hayat için
Doğru beslenmek
- Güzel uyumak
- Egzersiz yapmak
- Stresi yönetebilmek
- İyimser olmak
- İnançlı olmak
- Hoşgörülü olmak
- Umutlu olmak
- Temiz bir çevrede yaşamak
- Sağlık kontrollerini yaptırmak
HATIRLATMA
Gizli şekerin belirtileri
Şeker hastalığının bu erken döneminde de bazı işaretler vardır. Bunların en önemlileri kan şekerinin düşmesi sonucu ortaya çıkan “hipoglisemik belirtiler” grubudur. Yemeklerden sonra belirginleşen yorgunluk hali, ağır yemekleri takiben daha çok hissedilen uyuklama, terleme, bitkinlik gibi sorunlar, özellikle baş, boyun bölgesinde tekrarlayan terleme atakları, bir türlü anlam verilemeyen öfke nöbetleri, ani parlamalar, sinirlilik, sık tekrarlayan enfeksiyonlar bu işaretlerin en sık karşılaşılanlarıdır.
ab5a92ead6d1a63941ab3ff73371ced06d95dc39 (161×34)

mide gazına bitkisel çözüm, Mide Gazı Nasıl Geçer?

Mide gazı‘nın oluşma nedenleri çeşitlilik gösterebilir. Fakat mide gazının oluşumuna en çok neden olan birinci sebep dışardan alınan havalardır. Buna neden olan sebepler ise, çabuk ve çiğnemeden yemek yemek, yemek yerken konuşmak, stresli anlarda iç çekmek gibi hava alınmasıdır. Böylelikle midemize gaz doldurmuş oluruz. İkinci sebep ise gastrit gibi mide rahatsızlıklarında oluşan fazla asidin, su, tuz ve gaz reaksiyonuna girip midede gaz oluşturmasıdır.
Ayrıca mide asidini uyaran ve gaz oluşumuna neden olan bazı yiyecekler vardır. Özellikle ekşi, baharatlı, acı yiyecekler ve bir takım tatlandırıcılı yapay maddelerden yapılmış soslar midemizde ekstra gaz oluşumuna neden olabilirler.
Mide Gazı Nasıl Geçer?
Mide gazından kurtulmak için öncelikle mide gazının neden olduğunu tespit etmemiz gerekiyor. Yemek yerken hava mı yutuyoruz, hızlı mı yemek yiyoruz ya da midemize dokunacak değişik gıdalar mı alıyoruz, beslenme düzenimiz mi bozuk, uzun süre aç kalıp bir kerede çok yemek mi yiyoruz? Öncelikle bunlara dikkat etmemiz gerekiyor.
Mide Gazı için kullanılan ilaçlar gastrit ve ülser gibi mide rahatsılıkları için kullanılan ilaçlar, bir takım gazın dışarıya tahliyesini sağlayıcı ilaçlardır.
İlaç tedavisi dışında kullanılan karbonat, soda ve bir takım bitkisel çaylar mide asidine baskı yaparak mide gazının oluşumunu engelleme amaçlı kullanılabiliyor.
ab5a92ead6d1a63941ab3ff73371ced06d95dc39 (161×34)

Canlı Tv İzle